Zararlı veya istenmeyen organizmaları yok etmek, kaçırmak, zararsız hale getirmek, faaliyetlerini engellemek veya bir şekilde bunların üzerinde kontrol etkisi yaratmak için üretilen etkin maddeli ürünlere biyosidal ürünler denmektedir. Bu maddelerde yer alan aktif madde, doğal bir yağ veya ekstrakt, bir kimyasal madde veya bir mikroorganizma, virüs veya mantar olmaktadır. Ancak tamamen fiziksel etkiler gösteren ürünler, biyosidal bir ürün değildir.
Başlıca biyosidal ürünler arasında, çürüme önleyen boyalar, dezenfektanlar, ahşap koruyucular, sulu ürünler için koruyucular, böcek öldürücüler, hayvan kovucular ve mantar veya anti-mikrobiyal ürünler bulunmaktadır.
Bugün 22 biyosidal ürün tipi bulunmaktadır. Ancak bu ürünlerin tamamı her bir aktif madde için endüstri tarafından savunulmamaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde savunulan aktif maddelerin listesi 528/2012 sayılı biyosidal ürünler direktifinde yer almaktadır. Sadece bu listede yer alan madde-ürün tipi kombinasyonuna uyan biyosidal ürünler uygun görülmektedir. Bu listede yer almayan bir madde-ürün tipi kombinasyonuna sahip biyosidal ürünlerin piyasaya sunulması uygun görülmemektedir.
Söz konusu biyosidal ürün tipinin açıklamaları, Avrupa Kimyasallar Ajansı’na (ECHA) ait web sitesinde bulunmaktadır. Bu kuruluş biyosidal ürünleri dört ana grupta toplamaktadır:
Bu şekilde biyosidal ürünlerin sınıflandırılması, aktif maddelerin ve biyosidal ürünlerin değerlendirilmesini kolaylaştırmaktadır.
Biyosit ürünler birçok endüstriyel ürüne eklenmektedir. Genel olarak biyosidal ürünler, ürünlerin kalitesini korumak için kullanılmaktadır. Örneğin, su bazlı bir boyada kullanılan biyosidal koruyucular gibi. Esasen böyle bir ürünün kendisi bir biyosidal ürün değildir, sadece ilave edilen koruyucu ürün bir biyosidal üründür. Bu koruyucunun bir Avrupa Birliği ülkesinde pazarlanması için, resmi kuruluşlardan izin alınması gerekmektedir.
Bir ürünün kendisini bir biyosidal ürün haline getirmek için, bu ürüne biyosidal bir madde de eklenebilir. Örneğin, mantar öldürücü bir boyanın içine yeterli miktarda aktif madde eklenecek olursa, bu durumda boyanın kendisi mantar öldürücü hale gelmektedir. Bu ürün daha sonra boyalı bir yüzeyde mantar oluşumunu önlemek için kullanılmaktadır. Böyle olunca boyanın kendisi, izin gerektiren bir biyosidal ürün haline gelmiş olmaktadır.
Biyositlerin zararlı ve istenmeyen organizmalarla mücadele etmesi amaçlanmıştır ve günlük yaşamda evlerde ve işyerlerinde, örneğin gıda sektöründe, tarımsal faaliyetlerde veya sağlık hizmetlerinde kullanılmaktadır. Ancak biyosidal ürünler, toksik, kanserojen, endokrin bozucu özelliklere sahip olabilmekte ve insan sağlığı ve çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Biyositler birçok sektörde çalışanlar tarafından kullanılmaktadır. İşyerinde biyositlerin kullanımında, ikame maddeler yoksa veya ortadan kaldırmak mümkün değilse, çalışanlar için yeterli güvenlik önlemlerinin alınması gerekmektedir.
"
Biyosidal ürünler direktifinde, belli koşulların karşılanması durumunda düşük riskli biyosidal ürünler için basitleştirilmiş yetkilendirme prosedürü uygulanmaktadır. Bu koşullar şu şekilde sıralanmaktadır:
Bu tür düşük riskli biyosidal ürünlerin amacına uygun kullanılması için, kişisel koruyucu ekipman gerekli bulunmamaktadır.
Biyositler sadece patojenleri öldürmekle kalmamakta, aynı zamanda patojen olmayanları da öldürmektedir. Yani insanlar için de tehlikeli olmaktadır. Yapılan araştırma sonuçlarına göre biyositlerin en az yüzde 30’u endokrin yıkıcı, kalıcı, su organizmaları için toksik ve kanserojen bulunmaktadır. Örneğin bir dezenfektan olan formaldehit, bilinen bir cilt hassaslaştırıcıdır ve kanserojen olarak sınıflandırılmaktadır.
Çalışanlar biyositlere doğrudan veya dolaylı yollardan maruz kalabilir. Her iki durumda da biyosit maruziyeti, soluma veya deri teması ile meydana gelmektedir. Biyositler, hamile kadınlar, doğmamış bebekler, küçük çocuklar veya kronik hastalığı olan kişiler için risk oluşturmaktadır. Dezenfektanların veya diğer tehlikeli biyositlerin neden olduğu sağlık riskleri, cilt, gözler, solunum sistemi, sinir sistemi ve diğer organlar üzerindeki etkileri içermektedir. Biyositler ayrıca çevre için de bir risk oluşturmaktadır. Örneğin kirlilik önleyici madde olan tributiltin kullanımı, deniz ekosistemleri üzerinde ciddi ve uzun süreli etkiler yaratmaktadır.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan biyosidal ürünler yönetmeliği, biyosidal ürünlerin piyasaya sunulmadan önce insan, hayvan ve çevre sağlığına yönelik riskleri değerlendirecek şekilde üretilmesine, ithal edilmesine, ruhsatlandırılmasına ve tescil edilmesine, piyasaya sunulmasına, paketlenmesine, etiketlenmesine, sınıflandırılmasına, denetlenmesine ve biyosidal ürünlerle ilgili diğer hususlara yönelik esasları düzenlemektedir.
Bu yasal düzenleme, dezenfektanlar ve genel biyosidal ürünler, haşere kontrolü için kullanılan biyosidal ürünler, koruyucular ve tekne ve su yapıları yüzeylerini koruyan ürünleri kapsamaktadır. Biyosidal ürünleri kullananlar, kullanımı sırasında insanları, hayvanları ve çevreyi tehdit edecek durumlara karşı gerekli önlemleri almak zorundadır.
2009 yılında yayınlanan bu yönetmelik ile, Avrupa Birliği ile uyum çalışmaları kapsamında bir adım daha atılmış olmaktadır. Ancak, yönetmelikte yer alan biyosidal ürünlerde bulunmasına izin verilen aktif maddeler listesi, Avrupa Birliği ile tam bir paralellik göstermemektedir. Ayrıca, listede yer alan aktif maddeler için, direktifte olduğu şekilde son kullanma tarihleri gösterilmemiştir.
Kuruluşumuz, sayısız test, ölçüm, analiz ve değerlendirme çalışmaları arasında, eğitimli ve uzman bir kadro ve gelişmiş teknolojik donanımı ile, ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde, talep eden kuruluşlara biyosidal analizleri hizmetleri vermektedir.